Dikiş için planladığım herşeyi rafa kaldırdım kendimi dinleyince beni ancak örgü paklar dedim ve ilk zamanlarda kullandığım gibi ince iplerimi çıkardım ortaya. Şu ara çok fazla yarım bıraktığım şey oldu, ilk defa saklamadım yine döner tamamlarım diye. Temiz bir örgü sayfası açtım. Battaniye gibi büyük işlere girmeyeceğim diyorum ama benim aklım hiç belli olmaz, belki yastık belki de koltuk örtüsü şeklinde birşeyler yaparım. Aslında yapacak birşey bulamıyorum desem yeridir. Bir heves o kadar çok şey yaptım ki artık ne hevesim ne de yapılacak birşey kaldı.
Sıkıldığım şeyler dışında birşeyler bulmanın vaktidir sanki, henüz bende ne olduğunu bilmiyorum. Bulsam da deli gibi sürekli onunla uğraşsam. Ortaya ipler de kumaşlar da çıkıyor çıkmasına ama bir işe dönüşemiyor. Biraz hamarat hanımların işlerini sergiledikleri platformları gezdim. Resimler buradan. Belki birşeyler bulur da yapmak için heveslenirim.
Gerekli gereksiz pek çok kişiyi ve goygoylarını kafaya takan biri olarak şu yazıyı kesip bana saklamış bir dostum çok hoşuma gitti paylaşmak istedim.
31 Ekim 2012
Hediyelerimiz yola çıktı. Öyle güzel bir heyecan ki o paketi hazırlamak.
Biraz gecikmiş kareler ama olsun. Bir yaş daha yaşlanmanın kutlanacak yanı var mı diye sorgular oldum bu otuzlu yaşlarda kırka merdiven dayarken. Zaman hızla geçiyor. Geçen zamanı nasıl değerlendirdiğimizi, ne kadarını mutlu geçirdiğimizi düşünürsek epey acı bir tablo. O yüzden lafta kolay uygulamada zor da olsa, mutlu olmak ve mutlu etmek için daha çok uğraşmalı diyorum. Hayattaki tüm zorluklara ve insanlara rağmen.
Kuzum annesinin pastasını dolabımızdaki bir kutu mumla olabildiğince süsledi, bana göstermemeye sürpriz yapmaya çalıştı. Kocaman bir öpücük de kondurdu ki yüzündeki tatlı gülücüklerle zaten bana en büyük armağan olan birinden alabileceğim en en güzel hediyeydi. Yine duygulandım, içimden bir sürü dilek tuttum.
Tam parti sona erdi derken iki sürpriz de Reco'dan geldi diğeri biraz uzak yoldan gelecek, en çok da onun için heyecanlıyım, gelene kadar çatlarım kesin ben. Kısaca bugün benim için tatlı anlarla dolu bir gün oldu.
Biraz gecikmiş kareler ama olsun. Bir yaş daha yaşlanmanın kutlanacak yanı var mı diye sorgular oldum bu otuzlu yaşlarda kırka merdiven dayarken. Zaman hızla geçiyor. Geçen zamanı nasıl değerlendirdiğimizi, ne kadarını mutlu geçirdiğimizi düşünürsek epey acı bir tablo. O yüzden lafta kolay uygulamada zor da olsa, mutlu olmak ve mutlu etmek için daha çok uğraşmalı diyorum. Hayattaki tüm zorluklara ve insanlara rağmen.
Kuzum annesinin pastasını dolabımızdaki bir kutu mumla olabildiğince süsledi, bana göstermemeye sürpriz yapmaya çalıştı. Kocaman bir öpücük de kondurdu ki yüzündeki tatlı gülücüklerle zaten bana en büyük armağan olan birinden alabileceğim en en güzel hediyeydi. Yine duygulandım, içimden bir sürü dilek tuttum.
Tam parti sona erdi derken iki sürpriz de Reco'dan geldi diğeri biraz uzak yoldan gelecek, en çok da onun için heyecanlıyım, gelene kadar çatlarım kesin ben. Kısaca bugün benim için tatlı anlarla dolu bir gün oldu.
30 Ekim 2012
Blog, o eski halimden eser yok şimdi. Sonbahar zaten hüzün ve depresyona bir adım olan beni pek iyi etkilemiyor. Ama şunu iyi analiz ettim ki, şu günlerde çevremde olan insanlar sayesinde daha güçlüydüm çabucak kapılıp gitmedim. Dünyada ne insanlar varmış dediğim güzel insanlar tanıdım. O yüzden depresyonmuş, bunalımmış vız geldi, kafama takılan şeyler vardı onları da salladım gitti. Havalar genel olarak epey soğudu gibi, şu ara vücudumuzun kışa hazırlığı için olsa gerek bir miktar iştahımız açıldı sanki, tartıda gördüklerimiz biraz canımızı sıkıyor benimde eşiminde. Yazın verdiğimiz yağları kışın üşütmesin bizi diye yeniden yerine koyuyoruz anlaşılan. Şu ara tutturduğum tek şey var, istediğim herşeyi yiyor ama yürümeye özen gösteriyorum. Tabi herşey derken abartısız porsiyonlarda ve tatlı, tuzlu dengeli şekilde.
Bayramı da bitirdik, ara ara hüzünlendim ananız babanız hayatta değilse en çok bugünlerde koyar insana, ötelenmiş ve yapayalnız hissedersin, allah bacımla abime uzun ömürler versin, bana hem ana hem baba oldukları için..
Bayram kuzuya güzeldi, şekerleri ve harçlıkları topladı. Evde olduğumuz saatlerde gelecek misafirlerimizi böyle evin kedisi gibi camda yollarını bekledi. Gelen arkadaşlarıyla coştukça coştu. Ama kuzumda var birşey nazar mı değiyor ne oluyorsa :) başından hastalığı ve sivrisineği eksik olmuyor. Isırıp duruyorlar. Varsa nazar kırıcı birşey lütfen bize yapın, bende istiyorum. Elem terefiş kem gözlere şiş şeklinde.
Derya'nın eli boş yine. Projeler tek tük çıkıyor ama harekete geçişi sağlayamadım hala. Kursu da asıp duruyorum halbuki yıllardır çok istediğim birşeydi ama şimdi hiç gidesim yok. Şevkimi kıranlar utansın. Şaka bir yana şu ara pek bir durağan hallerdeyim, kendimi birşey yapma konusunda aktif hissetmiyorum. Çok mu kendimi dinliyorumdur nedir ama durum böyle :)
Not: Şanslı isim "Mother izi" hala adres bilginizi bekliyorum....
29 Ekim 2012
Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun..
28 Ekim 2012
Bayramın olmazı yaprak sarması. Arefe günü gece yarısı sarılıp yine gecenin bir yarısı pişirilip "sabah ondan yemek istiyorum annee" diyen kuzuya hazırlık. Mantı, yaprak sarma, gözleme sever olunca hepsini pratik ve en kısa sürede yapılışlarını öğrenir oldum, aslında bende çok seviyorum bir de bu kadar zahmetli olmasalar.
İpler ortaya çıktı yine. Birşeyler örülecek ama ne, bende bilmiyorum.
İpler ortaya çıktı yine. Birşeyler örülecek ama ne, bende bilmiyorum.
Birde patchwork fikri var ki aklımda galiba örgünün önüne geçecek. Karelerden bazıları kaneviçe işli olacak diğerleri puantiye ve güller.
Sonbaharın güzel renkleri, havanın güneşli ve sıcak oluşuyla güzel bir gün ve kuzunun hasatı. Uykuya dalmaya hazırlanan tabiat, bir nevi son yeniden başlaması için ama yine de hüzünlü.Cath Kidston duyuru
Bir ara D&R'da arayıp arayıp sonra sevgili dikiş terapi sayesinde edinebildiğim dergi yine stoklarda. Ben farklı bir sayısını bulurmuyum diyerek ara ara bakınıyordum. İlgilenenlere duyurulur...
26 Ekim 2012
Ankara'da bir parça güneş yüzü görsek ardından yağmur geliyor. Güzel sonbahar manzaraları var camın ardında, elimizde bir kupa sıcak içecekle biraz tembellik biraz da keyif.
Bayram ve bunca yıllık adetleri ve gelenekleri sorgulayan bol tartışmalı tv programları. Şu an itibariyle ne yapmalıyız, nasıl doğrusunu bulmalıyız soruları ve şüphede kalan zihinler. Bunlar bazen beni fazlasıyla aşıyor. Düşündürdüğü tek şey, herşeyin çatırdağı, sorgulanıp farklı kalıplara veya bambaşka yönlere gittiği. Eskiden herşey daha güzeldi demeden edemeyeceğim yine. İçimde hissettiğim heyecan, erkenden kalkışım, birkaç gün önceden yapılan hazırlıklar, gelen misafirlerin verdiği mutluluk, ortaklaşa paylaşılan şeyler ve annem. Artık bayramlarda hissettiğim tek şey hüzün ve sıradanlık malesef. O güzel günler çocukluğumda kaldı şimdilerde bir ucundan yakayalayabildiğimiz kadarıyla bir bayram.
Kuzu da bende biraz daha iyiyiz hastalık olarak. Tatilin tadını çıkarıyoruz. Bol bol inatlaşıp, yine bol bol küsüyoruz. Ne kadar kızarsak kızalım hemencecik sarılıp barışabilmemizi seviyorum.
Bu arada Ankara Cermodern'e uğramak istiyorum beklediğim sergi geldi çünkü. Kuzuyla vakit yaratıp derhal bu mekana dalmayı iple çekiyorum. Battaniyelere tövbe edişimin üstünden kısa bir süre geçmiş olsa da yünlerimle biraz boğuşmalıyım belkide, kışın etkisi de olabilir ya da örgü aşkımın depreşmesi de..
Bayram ve bunca yıllık adetleri ve gelenekleri sorgulayan bol tartışmalı tv programları. Şu an itibariyle ne yapmalıyız, nasıl doğrusunu bulmalıyız soruları ve şüphede kalan zihinler. Bunlar bazen beni fazlasıyla aşıyor. Düşündürdüğü tek şey, herşeyin çatırdağı, sorgulanıp farklı kalıplara veya bambaşka yönlere gittiği. Eskiden herşey daha güzeldi demeden edemeyeceğim yine. İçimde hissettiğim heyecan, erkenden kalkışım, birkaç gün önceden yapılan hazırlıklar, gelen misafirlerin verdiği mutluluk, ortaklaşa paylaşılan şeyler ve annem. Artık bayramlarda hissettiğim tek şey hüzün ve sıradanlık malesef. O güzel günler çocukluğumda kaldı şimdilerde bir ucundan yakayalayabildiğimiz kadarıyla bir bayram.
Kuzu da bende biraz daha iyiyiz hastalık olarak. Tatilin tadını çıkarıyoruz. Bol bol inatlaşıp, yine bol bol küsüyoruz. Ne kadar kızarsak kızalım hemencecik sarılıp barışabilmemizi seviyorum.
Bu arada Ankara Cermodern'e uğramak istiyorum beklediğim sergi geldi çünkü. Kuzuyla vakit yaratıp derhal bu mekana dalmayı iple çekiyorum. Battaniyelere tövbe edişimin üstünden kısa bir süre geçmiş olsa da yünlerimle biraz boğuşmalıyım belkide, kışın etkisi de olabilir ya da örgü aşkımın depreşmesi de..
Ekim Çekilişi
Bu aya özel bir çekiliş yapmak istiyordum biraz geç kalmış olsam da nihayet fırsat buldum. Bu aya özel çünkü bu ay benim ayım. Çekilişi de 29 Ekimde yapıp şanslı ismi belirleyeceğiz. Hediyelerimizde kalpli kırmızı örgü yastık, biri örgü diğeri kumaş olmak üzere iki çeşit süsleme aksesuarı, keçe tavuk aksesuar ve tabiki bir de burda olmayan kazanan kişiye özel hediyeleri eline ulaştığında göreceği sürpriz kısım var. Katılmak için bu yazıya yorum bırakmanız yeterli, bloğunuzda bizden bahsetmenizi ya da üye olup izleyenlerimizi artırmak falan istemiyoruz amacımız sadece bizi okuyanlar ve takip edenlere özel bir çekiliş olması. Şimdiden iyi şanslar diliyorum, 29 Ekim de kazanan isimle beraber görüşmek üzere..
Bizden kısa not; "Bloğa uğrayamıyorum zincirleme hastalıklar beni takipte, dün gece başlayan diş ağrısı ve akabinde sabahtan yirmilik dişimden kurtuluşumu kutluyorum bugün, nezle ve grip fora zaten. Geçirdiğim hastalıklarla ağrılı hayatın ne beter olduğunu görüp bugüne çok şükür diyorum. Yeniden doğmuş gibi oluyor insan, allah hepimize sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler versin.. Şimdiden iyi bayramlar dilerim."
Bizden kısa not; "Bloğa uğrayamıyorum zincirleme hastalıklar beni takipte, dün gece başlayan diş ağrısı ve akabinde sabahtan yirmilik dişimden kurtuluşumu kutluyorum bugün, nezle ve grip fora zaten. Geçirdiğim hastalıklarla ağrılı hayatın ne beter olduğunu görüp bugüne çok şükür diyorum. Yeniden doğmuş gibi oluyor insan, allah hepimize sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler versin.. Şimdiden iyi bayramlar dilerim."
20 Ekim 2012
Dün birkaç günün aksine biraz daha verimli geçti benim için. Aklımda biryerde gördüğüm içi elyaflı kenarları biyeli çiçekli böcekli bir kumaştan ufak bir paspas yapmak vardı. Üzerimdeki ataleti bir parça yenmiş olmalıyım ki kolları sıvadım. Sonbahar renklerinde cıvıl bir kumaş, içine ince elyaf aldım. Kenarları için önce hazır biye düşündüm sonra biyeyi kendim yapmaya karar verdim, istediğim genişlikte ve desende. Sonrasında da elimde epeyce kumaşım kaldı ki ister biye yap ister başka bir işte kullan, hazırlardan daha ekonomik oldu.
Ortalarından da dikey dikişler geçtim. Sonra hayalimdekine yakın bir şey çıktı ortaya. Aklımda birkaç şey daha var ama yerim dar. Gerçekten de yerim dar, yeni evimizde ıvır zıvırımı döküp yayacağım ayrı bir odam yok bu da beni bu yönden biraz sıkıntıya soksa da öte yandan azalmak, küçülmek hoşuma gitmiyor da değil.
Mutlu haftasonları dilerim...
18 Ekim 2012
Sonbahar iyiden iyiye hissettiriyor kendisini. Sabah okula giderken kuzuyla yollardaki yaprakları ayaklarımızla savura savura gittik. Çok seviyormuş böyle yaprakların içinde yürümeyi. Son zamanlarda daha az gezer olduk anne-oğul. Aslında bu mevsimde güneşin ısıttığı saatlerde ne çok yerde olmak vardı.
Mevsimin tadını çıkarmak için hasta olmamak lazım. Siftahı yaptık gerisini ilerleyen günlerde göreceğiz. Şu ara elişi bazında yeni birşeylere başlayamadığım için feci halde konu sıkıntısı çekiyorum buraya birşeyler yazarken. Sonra bakıyorum kendime gezeyim, tozayım hiç sıkıntıya gelmeyeyim istiyorum. Yine ufak bir tıkanma sorunu ile karşı karşıyayım sanırım. Silkelenme çabaları devam ediyor, iyileşen kulağım sevindirirken, hapşuruklara boğulup sürekli fırk fırk çektiğim burnum sinirimi bozuyor. İyileşmeden bırakın elimi kaldırmayı aklımdan yeni fikirler geçirmeye bile üşeniyorum. Bu ay doğum günümün olduğu ay, belkide böyle hüzün mevsiminde doğduğum içinmi bu kadar yakınım bunalmaya da hüzünlenmeye de diye bir bağlantı kurmadan da edemiyorum.
Mevsimin tadını çıkarmak için hasta olmamak lazım. Siftahı yaptık gerisini ilerleyen günlerde göreceğiz. Şu ara elişi bazında yeni birşeylere başlayamadığım için feci halde konu sıkıntısı çekiyorum buraya birşeyler yazarken. Sonra bakıyorum kendime gezeyim, tozayım hiç sıkıntıya gelmeyeyim istiyorum. Yine ufak bir tıkanma sorunu ile karşı karşıyayım sanırım. Silkelenme çabaları devam ediyor, iyileşen kulağım sevindirirken, hapşuruklara boğulup sürekli fırk fırk çektiğim burnum sinirimi bozuyor. İyileşmeden bırakın elimi kaldırmayı aklımdan yeni fikirler geçirmeye bile üşeniyorum. Bu ay doğum günümün olduğu ay, belkide böyle hüzün mevsiminde doğduğum içinmi bu kadar yakınım bunalmaya da hüzünlenmeye de diye bir bağlantı kurmadan da edemiyorum.
16 Ekim 2012
Tüm çalışan hanımlara nispet gibi görünen bu kare kesinlikle öyle değildir. Her zaman ki ikilem çalışırken evde olmanın binbir türlü güzel tarafı hayal edilip istenirken, evde olmaya mahkum olduğunuzda da bir işim olsa da çalışsamın çeşitli avantajları versiyonlanır durur kafamızda.
Bugün kulak arızasında iyi yönde ufak bir ilerleme var gibi. İnsanın çenesini açıp kapayabilmesi, bir lokma bir şey çiğneyebilmek ne büyük lütufmuş meğer. Şükürler olsun ki bugün daha iyiyim. Birde kulağımdaki tıkanıklık açılıp her ikisiyle de duymaya başlarsam bayram edeceğim.
Örtümün bitmesine bir sıra kala pembe ipim beni yarı yolda bıraktı. Şu esnada Kızılay'a gidip ip almak benim için imkansız gibi birşey. Neyse ben örtümü şöyle bir gözden geçirdim, altına kumaş geçirip paspas mı yapayım, pufun üstüne örgü örtü olarak mı atayım, sonuncu olarak da ilk planladığım gibi masanın üstüne büyük bir servis gibi mi bırakayım diye düşünmekteyim hala.
Bugün kulak arızasında iyi yönde ufak bir ilerleme var gibi. İnsanın çenesini açıp kapayabilmesi, bir lokma bir şey çiğneyebilmek ne büyük lütufmuş meğer. Şükürler olsun ki bugün daha iyiyim. Birde kulağımdaki tıkanıklık açılıp her ikisiyle de duymaya başlarsam bayram edeceğim.
Örtümün bitmesine bir sıra kala pembe ipim beni yarı yolda bıraktı. Şu esnada Kızılay'a gidip ip almak benim için imkansız gibi birşey. Neyse ben örtümü şöyle bir gözden geçirdim, altına kumaş geçirip paspas mı yapayım, pufun üstüne örgü örtü olarak mı atayım, sonuncu olarak da ilk planladığım gibi masanın üstüne büyük bir servis gibi mi bırakayım diye düşünmekteyim hala.
15 Ekim 2012
Evde hastalıklar peşpeşe gidiyor. Benim kulak arızam yeniden nüksetti. Bu yetmedi yutkunma güçlüğü ve kulağın etkisiyle çenemi hareket ettiremeyişim yeterince beni uğraştırırken bu sefer kuzunun tombik yanağını pek beğenen henüz ne olduğunu bilmediğimiz bir ısırıkla kuzunun yanağı extra tombik oldu, şişti ve kıpkırmızı.
Buna ishal eklendi o da yetmedi kükreyerek öksürüyor. Bugün adeta sürünerek götürdüm doktora, ilaçlarını aldık, eve geldim sağlıklı birşeyler hazırlamak üzere kolları sıvayıp mutfağa girdim. Bol karabiberli sebzeli bir tavuk çorba, et sote havuçlu ve bol sarımsaklı bir de üstüne yeşil mercimekli bulgur pilavı. Yorgunluktan ölüyorum dışarısı cıvıl cıvıl güneşli ama benim zerre keyfim yok, kulak ağrısı bezdirdi beni. Artık şu örgümü de masamın üzerindeki yerine serip, bitti diyerek yayınlamayı istiyorum çok süründü elimde.
Hastalıklar kursumu da aksattı tabi. Bugün katılamadım yarın bilmiyorum ne olur. El nakışlarını önce tamamlayanlardanım. Bir kısmını ben de yapıyormuşum zaten sadece yöntemler farklı.
Kuzuya gelecek yıla hazırlık olarak el kaslarını ve el becerisini geliştirme yönünde çok faydalı bulduğum bir defter. Çizdiklerini silip yeniden yapabiliyorsun yazı tahtası gibi. Önce çizgiler şekiller, sonra harflere geçiyor.
Haftasonu herkes evdeki meşguliyetinden sıkılıp çıkıp biraz toprakla uğraşalım dediğimizde bahçeyi toparlamaya karar verdik. Malum mevsim yaprak dökümü, gerçi ben o yaprak yığıntısı manzarasını fotoğraflamaya yetişemedim, işin içine su girince Çınar'ı konunun dışında tutmak ne mümkün. Savaş misali, derledik, topladık, suladık ve haftasonunu bitirdik. Ayvalar tam olarak ne zaman toplanıyor bilmiyorum ama sanki vakti epey yaklaştı gibi, bir ara da ayva hasatı yapacağız. Sağlıklı yeni bir hafta dilerim..
Buna ishal eklendi o da yetmedi kükreyerek öksürüyor. Bugün adeta sürünerek götürdüm doktora, ilaçlarını aldık, eve geldim sağlıklı birşeyler hazırlamak üzere kolları sıvayıp mutfağa girdim. Bol karabiberli sebzeli bir tavuk çorba, et sote havuçlu ve bol sarımsaklı bir de üstüne yeşil mercimekli bulgur pilavı. Yorgunluktan ölüyorum dışarısı cıvıl cıvıl güneşli ama benim zerre keyfim yok, kulak ağrısı bezdirdi beni. Artık şu örgümü de masamın üzerindeki yerine serip, bitti diyerek yayınlamayı istiyorum çok süründü elimde.
Hastalıklar kursumu da aksattı tabi. Bugün katılamadım yarın bilmiyorum ne olur. El nakışlarını önce tamamlayanlardanım. Bir kısmını ben de yapıyormuşum zaten sadece yöntemler farklı.
Kuzuya gelecek yıla hazırlık olarak el kaslarını ve el becerisini geliştirme yönünde çok faydalı bulduğum bir defter. Çizdiklerini silip yeniden yapabiliyorsun yazı tahtası gibi. Önce çizgiler şekiller, sonra harflere geçiyor.
Haftasonu herkes evdeki meşguliyetinden sıkılıp çıkıp biraz toprakla uğraşalım dediğimizde bahçeyi toparlamaya karar verdik. Malum mevsim yaprak dökümü, gerçi ben o yaprak yığıntısı manzarasını fotoğraflamaya yetişemedim, işin içine su girince Çınar'ı konunun dışında tutmak ne mümkün. Savaş misali, derledik, topladık, suladık ve haftasonunu bitirdik. Ayvalar tam olarak ne zaman toplanıyor bilmiyorum ama sanki vakti epey yaklaştı gibi, bir ara da ayva hasatı yapacağız. Sağlıklı yeni bir hafta dilerim..
13 Ekim 2012
Hamur işine başlayınca kesinlikle devamı geliyor ve bir süre böyle gidiyor, bizim evde olduğu gibi. Ay çöreğini epeydir yapmamıştım yine ara verip özleyene kadar bu son hamurişi.
Geçtiğimiz gün allah bugünümü aratmasın diyeceğim bir kulak ağrısıyla karşılaştım ki çok şükür aynı gün çaresini bulduk ama doktora gidene kadar neremiz ağrıyorsa canımız orada oluyor. Sağlığın değeri büyük şükrediyorum ama var bende birşey sıkılıyorum, bunalıyorum, asabiyim, bazen meşguliyet edindiğim işler kızdırıyor beni oyalaması gerekirken ne biliyim öyle bir haller var işte. Yalnızlığı bir ilaç gibi arıyorum bazen, kendim olmalıyım, etrafta hareketleri sözleri ve gürültüleriyle beni ve benim alanımı tehdit eden, rahatsız eden hiçbirşey olmamalı. Dedimya bende kendi teşhisimi koyamadığım, ne istediğimi bilmediğim haller var üzerimde. Atlatırım elbet bu da geçer, sonra bir yenisi, sonra bir başkası... üstünü örttüğümüz yok saymaya çalıştığımız duygular yeniden ve daha güçlü bir şekilde çıkıyorlar karşımıza, asla kaybolmuyorlar iyisimi ben şu bunalmışlığımı dibine kadar bir yaşayayım belki bu sefer yüzeyde daha uzun kalırım.
Geçtiğimiz gün allah bugünümü aratmasın diyeceğim bir kulak ağrısıyla karşılaştım ki çok şükür aynı gün çaresini bulduk ama doktora gidene kadar neremiz ağrıyorsa canımız orada oluyor. Sağlığın değeri büyük şükrediyorum ama var bende birşey sıkılıyorum, bunalıyorum, asabiyim, bazen meşguliyet edindiğim işler kızdırıyor beni oyalaması gerekirken ne biliyim öyle bir haller var işte. Yalnızlığı bir ilaç gibi arıyorum bazen, kendim olmalıyım, etrafta hareketleri sözleri ve gürültüleriyle beni ve benim alanımı tehdit eden, rahatsız eden hiçbirşey olmamalı. Dedimya bende kendi teşhisimi koyamadığım, ne istediğimi bilmediğim haller var üzerimde. Atlatırım elbet bu da geçer, sonra bir yenisi, sonra bir başkası... üstünü örttüğümüz yok saymaya çalıştığımız duygular yeniden ve daha güçlü bir şekilde çıkıyorlar karşımıza, asla kaybolmuyorlar iyisimi ben şu bunalmışlığımı dibine kadar bir yaşayayım belki bu sefer yüzeyde daha uzun kalırım.
12 Ekim 2012
Günlerim koşturmacayla geçiyor. Dikiş kursundaki hoca sürekli uyarıyor dikişten başka birşeye vakit zor bulacaksınız bundan sonra diye haklı galiba. Örgülerim kuzu kuzu yatıyor bir köşede. En son eksik renklerimin bir kaçını bulup tamamlayabildim. Kartopu yavaş yavaş daha zor bulunur bir ip haline geldi sanki.
Yuvarlak örgüm şimdilik bu kadar oldu. Modeli çıkarmak biraz zor oldu aslında model değil de kaç sıra kaçar artırarak yapılmış çıkarmaya çalıştığım resimden epey zor seçiliyor. Model buradandı.
Elimdeki lavanta kesesi işlerimi nihayet bitirdim. Bir sürü iş evin muhtelif yerlerinde beni bekliyordu. Buna ev işleri de dahil. Bu hafta yetişmeye çalıştığım bir koşturmaca ile bitti. Mutlu haftasonları dilerim...
Yuvarlak örgüm şimdilik bu kadar oldu. Modeli çıkarmak biraz zor oldu aslında model değil de kaç sıra kaçar artırarak yapılmış çıkarmaya çalıştığım resimden epey zor seçiliyor. Model buradandı.
Elimdeki lavanta kesesi işlerimi nihayet bitirdim. Bir sürü iş evin muhtelif yerlerinde beni bekliyordu. Buna ev işleri de dahil. Bu hafta yetişmeye çalıştığım bir koşturmaca ile bitti. Mutlu haftasonları dilerim...
10 Ekim 2012
Bahçemizin elmaları ile yaptığımız son kurabiyeyi de tükettikten sonra bugün de ayva toplayıp pekmez ile tatlandırılmış güzel bir hoşaf hazırladım. Artık günlerim doldu diyebilirim dikiş kursumuz başladı. Bugün malzemelerimi hazırladım yarın ilk ders.
Dikiş kursuyla beraber heyecanlı bir süreç başladı bende. Birşeyler öğrenmek özellikle böyle topluluğa katılım şeklinde sosyal birşeyler yapmak epeydir uzak kaldığım birşeydi belki biraz olsun havam değişir.
Haftasonu yoğun kusma ve karın ağrısı ile pazar günümüz ve gecemiz berbattı, dün biraz toparlandı ama hemen süzülüverdi, iştah zaten kötüydü bundan sonra daha beter oldu. Bugün biraz vicdan yaptım yine annelikle alakalı, yine tereddüte düştüm, ikilemde kaldım kısaca kendimi üzecek yer aradım. Hala gelip gidiyorum kendi içimde, pozitif bakışı yakalayıp direnmekle- güçsüz hissedip yenilmek arasında. Sorsak herkesin yanıp yakılacağı ne çok derdi vardır, bana bir dokunan bin ah işitebilir ama tüm bunlara rağmen olumlu ve yapıcı yönümüzü nasıl ortaya çıkarırız onun peşindeyim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)