22 Haziran 2011

Yağmurlar bitsin diye dert yanan ben, şimdilerde güneşin yakıcılığında dışarı çıkamamanın verdiği sıkıntıyla pek bir hızlıca ve pes dedirten bir fikir değişikliğiyle yağışlı günler daha iyiydi diyorum.
Kendimde şu ara çok çabuk gelişen değişimler ve yıllar öncesinden gelen kemikleşmiş hayır'larımın bile esneyip evetlere dönüştüğüne şahidim. Hayırlar olsun. Eskiden daha zor değişirdi bende bazı şeyler, hala da tam değişmeyen birkaç şey var elbet ama onun dışındakiler salla gitsin modunda. Yaz çabucak ısıtıp, gevşetti beni galiba. Ruh halimdeki dengesiz iniş çıkışlarda bunda etkili tabiki, etkisi olanlar, tepkilere gelsinler inşallah. Kendime düzgün bir rota tutturmamı diliyorum en kısa zamanda.
Renk uzmanı da değilim ancak, böyle gökkuşağı renklerindeki ısrarlı duruşlarımın mutlak ki kendimle ve haleti ruhiyemle bir bağlantısı olsa gerek. Renkli, rengarenk. Sürekli bunları görmek ve onlarla uğraşmak isteği.
Ankara bu yıl ki gibi bir gül bahçesi durumuna daha önce bürünmedi sanırım. En kıytırık, ufak parklarda bile rengarenk güller ekmişler. Güzel tabi, ama bazen toplayıp toplayıp evdeki vazolara doldurasım geliyor benim ne yalan söyleyim. Belki çevre çevre olalı ilk defa bunca düzenlemeli ve renkli ama benim aklımdan geçenlere bakın. Sonra oğluma balkondaki çiçekleri koparmaması için çektiğim nutuklar geliyor aklıma. İnsanoğlu ne garip bir yaratık böyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söz uçar, yazı kalır...