
Kuzuma ördüğüm hırka bugün bitti. Bu deneme idi, ilik ve düğme yerlerini daha iyi ayarlarsam tam olacak, kışa doğru makarna iplerden kahve-krem karışımı kırçıllı ipten bir hırka daha örmek istiyorum. Aksatmaz da elimden bırakmazsam örgü, iki bilemedin üç günde bitiyor bu kalın ipler, benim için ideal yani.

Bu hırka da kuzuya bir yaş civarında akıllı iplerle ördüğüm hırkası. Buna çok özenmiş ve uğraşmıştım, ama çok fazla giymemişti.
Bahar geliyor belki de geldi bilmiyorum havalar daha iyi, her sabah uyandığımızda göz kırpıyor bize güneş. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen bende bir karamsar haller, yine bir sabırsızlık bir gönül darlığıdır gidiyor. Durduğum yerde bunalıyorum. Bahar sendromu, bahar depresyonu ya da hiç baharla alakası yok benim normal gidişhattım onu da bilmiyorum. Yine gereksiz yükler yüklenip sonrada onlarla hayatıma devam etmeye çalışan benin o ağırlıklar altında ezilişimin sıkıntıları mı kısaca ne olduğunun teşhisi konulamayan deryasal haller içindeyim. Bu dönem örgüm bile beni rehabilite edemedi.
Annenin bu durumu ister istemez kuzuyu da etkiliyor tabi, mümkün olan tüm sınırları zorluyor bende, tabi bende dayanabildiğim kadar, dayanamadığım yerde bağrış çağrışlar başlıyor hiç istemesemde. Benim için en huzurlu an ise, erkenden yatan kuzu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Söz uçar, yazı kalır...