4 Mayıs 2020

En özlediğim şeyle başlayayım dışarda, yeşilliklerde ve özgürce. Dün ufak çapta bir patlama yaşadım belki geç bile kaldım ama bende yaşadım işte. Sıkılmışlığım, bıkmışlığım su yüzüne fena çıktı. Ağladım zırladım, dövündüm sonrasında biraz rahatladım. Hep bu apartman hayatı böyle bunaltıyor  beni, boğazımda sanki elleri, daraltıyor. Bende birilerinin boğazına sarılmak istiyorum. Neyse duygu iniş çıkışlarına bir sayaç olsa okumakta zorlanırdı heralde, çünkü;
Bir gün öncesinde müzikler eşliğinde, şen şakrak, ufaktan uydurma perileri eşliğinde, hiç abartısız ilkokul sonlar olabilir o dönemde hemen yan komşumuz allah rahmet eylesin Elmas teyzemin verdiği işleme yastıkları hala saklardım. Bir dönem yine böyle birşeyler yapacağım diye coştuğum vakitler kesmiş kenarlarını falan tığlamışım ama birşeyde olmamış, hep durdular benim yarım danteller sepetinde. O gün çıkardım yine, bu defa yastıklarıma monte ettim. İşin kötüsü parçalıydı. Olabildiğince yanyana getirip diktim.
Dikerkende ister istemez o güzel insanı ve o güzel günleri düşündüm bolca. Bana o işlemeleri vermesi ilginçti, balkonda oynuyordum ilkokul bebesi, hemen yanyanaydı balkonlarımız, kafamda külotlu çorap uzun saç hayallerini gerçekleştiren çocuktaki bir takım uydurma ve hayal gücüne güvenmiş olsa gerek. Nur içinde yat.. Şen kahkahasını, hep gülen yüzünü ama hüzünle bakan  gözlerini, asla kalp kırmayan güzel kalbini o zamanda çocuk da olmuş olsam dün gibi hatırlıyorum, o yüzden bunca iz bıraktın belkide bende.
Perde yavaş yavaş aklıma yatıp, yok canım bu iş farklı yapılabilir şeklinde yükselen iç sesim eşliğinde, "buyrun modelini yakından çekin" diyen üst fotodaki dükkanın sahibi güzel kadının teklifini, o an hiç perde örmeye niyeti olmayan biri olarak sadece pencereyle ilgilenmeme bugün pişmanım elbet. Kafamı toplasam yok olmuyor ki konsantre olamıyorum, model falan çıkaramıyorum, bakıyoruz birbirimize öylece.
Birde bu var Ayvalıkta çekmiştim. Yoktu ki Ankara'da böyle güzel kapılar, ne çok kapı çektim orda.
Bunlar için resimlere bakarken yine sordum kendime neden buradayız? Ankaraya dikilmiş begonvil gibiyiz, asıl yerimiz bura diil sanki. Çiçek açamıyor, yeşeremiyor, gelişemiyoruz. Yalnız benzetmeye dikkatinizi çekerim begonviliz biz. :) ruh halimde ki umut parçacıkları..

20 yorum:

  1. Çehov belki de doktor olduğu için kolay yapmış bu tespiti... "içinde yaşadığınız dünya ile, içinizde yaşattığınız dünya arasında kurabildiğiniz bağ kadar mutlu olursunuz" diyor. Bu durumda ya yaşadığımız hayatı kabullenip içimizde de ona yakın bir hayat hayali kurmamız gerekiyor ya da içimizde yaşattığımız hayatı veya ona yakın bir hayatı yaşamaya çabalamamız gerek... En çok da gerçekleşmesi için zaman tanımak gerek... Belki eşin emekli olunca hayaline kavuşursun Deryacım... Eşim emekli olup Gelibolu'ya yerleştiğimizde hayalim bu değildi, çok zorlandım ama şimdiki hayatım ile şimdiki hayalim ancak bu yaşlarımda kesişebildi... Bu sürece kadar ben de çok düşüp kalktım... Hayat böyle... hiç düşmeden yol almak mümkün değil... Ve iyi ki umut var... Ne güzel son paragrafta sen de bunu dile getirmişsin... Bir gün blogunda hayalindeki hayattan yazılar da okuruz inşallah!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bir miktar kuruyorum kurmasına ama çok şey üst üste geldi, aynen tespitin doğru anca emeklilikte Ruşencim ben daha çok ağlarım böyle, çok keskin bir dönüş yapıp tası tarağı toplama cesareti de henüz yok, sadece istek var sadece istemekde yetmiyor ortada :(

      Sil
  2. Derya'cım benim o patlamalar bende de arada yaşanıyor, çok bunaldık haklısın, uzun bir süre umudumu kaybetmeden hadi bitecek inşallah diyorum, hop bir bakmışım yine bir erteleme yine evlerdeyiz, yine uçuşlar yok. Hepimizin Allah yardımcısı olsun Deryacım benim...


    Ahh o begonvil olma hissi, ben çok düşünüyorum neden Ankara diye, cevap; doyduğun yerdesin diyerek boğazımda bir düğüm oluşuyor.

    Yastıklar bir harika olmuş, ellerine sağlık Deryacım benim <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aminnnnn Ezgicim umarım. Öyle malesef doyduğumuz yer tam da burası. Yazık bir iş yapabilsem gidelim ama ne yapayım diyor eşim :)) heryandan bir kısılmışlık.
      Çok teşekkürler canım Ezgicimm ;)

      Sil
  3. yanak yastıkların güzelmiş kaneviçe ve dantel uyumunu severim bende. hepimizin istekleri zamanla gerçekleşir inşallah. bak bu sayfada da dantel perde var
    https://www.liveinternet.ru/users/5173920/post469797703/
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah.. Hemen bakıyorum çok teşekkürler :)

      Sil
  4. benimde bir hatice teyzem vardı. küçücük parçaları birleştirip bana kırkyama örtü dikmişti elinde. çok kıymetli hala saklarım. Ankarayı bende çok sevememiştim. Ama seveni de az değil :) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kıymetli değil mi,unutmuyor işte insan, iyi ki de unutmuyoruz.
      Ankara belki sevilir durduğun yere ve mekana bağlı olarak :)

      Sil
  5. Ben bugün onca günden sonra zorunlu olarak dışarı çıktım.
    Yürümeyi unutmuşum adeta. Kötü bir hamlık hissettim.
    Enseyi karartmak yok, güzel şeyler düşünelim, birazcık da sabır ekleyelim. yalnız değiliz, tüm dünya aynı durumda. Seneye bu zamanlar acısını çıkarırız.
    Alttan ikinci perde çocukluğumdakilere o kadar benziyor ki. Öyle dili dilim alta kadar inerlerdi yalnız.
    İşlemeler çok güzel ve değerli. Nur içinde yatsın Elmas Teyze...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Unuttuk gerçekten, çokca sabır lazım, inşallah.. salgın hastalık 2 yıl sürebilir şeklinde geçmişten gelen bilgiler ışığında söylemler var :(
      Hala kararsızım kapı camı büyüklüğü ideal gibi, çok uzunları gözüm yemiyor açıkçası :) işleme değerlenip hayatımıza karıştı ya çok mutluyum çıktı sepetinden :)

      Sil
  6. Benim de arada gelip gidiyor ruh halim. Ağlayıp boşalmak iyi bi şey sanırım ya, sonrasında bi rahatlama geliyor çünkü. Yine de bi daha olmaz umarım senin için:) Geçecek bugünler hakkaten, hiçbi felaket kalıcı olmamış insanlık tarihinde. Eski dantele ne güzel hayat kazandırmışsın. Benim de annemden getirdiğim şeyler duruyor hep çekmecede, iyi oldu hatırladım sayende, belki bi işe yaratırım zamaniçinde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) teşekkür ederim. Bunca yıl bekleyip bence olup olabilecek en güzel şekilde değerlendi kaneviçe, hazine çekmecen var şahane, ilham perin çok olsun o zaman :)

      Sil
  7. Ankara ile ilgili yazdıkların...Evet ben de 'soruyorum neden buradayız diye? ' ama o kadar işte...Yapacak bir şey yok şimdilik....
    O Elmas teyzeler herkesin mahallesinde , hayatında iyi ki varlar...Allah rahmet eylesin...
    Allah herkesin yardımcısı olsun. Herkes bir şekilde etkilendi... Bazen ağlamak işe yarar , rahatlatır. Çok üzüldüm inşallah düzelir her şey , herkes...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatını değiştirmek kolay değil, özellikle çok daha farklı yönde. Bunu yapabilmiş insanlara saygım çok daha arttı. Çabuk gelse bari emeklilik :) Aminnn çok teşekkürler, rahatlıyor insan gerçekten, rada gerekiyor bana kirimi pasımı alıp gidiyor :)

      Sil
  8. Eskiden viskos sehpaların üstünde böyle el işlerini görürdüm. Yerinden oynattığımız zamanda annem kızardı kim aldı bu sehpanın örtüsünü diye :) Yastıkların kenarlarınıda hatırlıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elleri öpülesi anneler, bir dönem öyleydi anneler, bana kızıldı muhtemelen :)

      Sil
  9. ay biraz in aşağıya arada hava alsanaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hava yetmiyor Deep :) geldiler mi geliyorlar ama neyse çabuk gittiler :)

      Sil
  10. Ne çok isterdim buralarda olmanı.<3 Çünkü burada olunca da zevki zevkine, yüreği yüreğine insan bulmak da zor olduğundan, bende çok sevdiklerimle birlikte olmak, bu güzellikleri birlikte yaşamak hissine kapılıyorum, içime sinmiyor gibi. Yıllardır evrene mesaj yoluuyorum halbuki, olacak inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evrene bende yolluyorum Ececim belli mi olur acizlik de mucizede aynı kelime kökündenmiş bugün okudum belki bunca aciziyetin içinde bir mucize olur umut hepimizin ekmeği ki....

      Sil

Söz uçar, yazı kalır...