16 Aralık 2011

Şu ara tutarsız haller içindeyim. Ya deli gibi durmaksızın geziyor, bir başka gün akşama kadar tembellik ediyorum, bir bakıyorsun akşam saat 22:00 olmuş bende bir iştah geçiyorum dikiş makinasının başına, alıyorum elime iğnemi, iplerimi böyle haller içindeyim. Kendim için kesin şeyler söyleyemediğimi farkettim bugün.
Bile bile ladeslerin yaşandığı günde bir yenisi, sonradan tartıdaki rakamı görünce karalar bağlayacağımı bile bile yine yaptım. Bilmem kaçtanesi bir dilim ekmeğe eşit kestanenin ben tutup şekerini yedim hemde kocaman bir külah heralde bir somun ekmeğe eşittir buda.
"Hüzün bir elbise değil, isteyince çıkarıp attığımız. Bu insanın kendine takındığı bir durum da değil. Hüzün daha derinde bir varoluştur, bir mizaç meselesidir. Düşünen, hisseden, dünyanın hallerine kafa yoran insanların hüzün duymaması mümkün değil ki." demiş Elif Şafak bir röportajında, seviyorum okuduğum iki kitabı ve rasgeldikçe okuduğum makaleleriyle, tüm kitaplarını okumuş olmasamda bu kadarında kendimden birşeyler yakalıyorum galiba.

4 yorum:

  1. bazen insan halsiz ve hüzünlü ruh hali içinde oluyor.. ama hüznü de yaşamak lazım herhalde.. inşallah en kısa sürede kurtulursun bu ruh halinden.. ve seçtiğin cıvıl renkler gibi cıvıl cıvıl bir ruh haline bürünürsün..

    YanıtlaSil
  2. eline sağlık kedilere bayıldım !!! ruh haline gelince kendini akışa bırak düzelmeye çalışma kendiliğinden her şey düzeliyor zaten :)

    YanıtlaSil
  3. ALLAHIM KESTANE ŞEKERİNİ HİÇ KÜLAHTA GÖRMEMİŞTİM, EMİNİM TARTIDAKİ KİLOLARA DEĞMİŞTİR!

    YanıtlaSil
  4. anne kaleminden; Kolej/ Hüdaverdi Pastanesi tavsiye ederim, o an dörtköşeydim tabi,güzel de yapmışlar ama şimdi vicdan azapları içindeyim :)

    YanıtlaSil

Söz uçar, yazı kalır...