12 Aralık 2010

Ankara nihayet beyaz örtüye büründü. Kuzumun sabah uyanır uyanmaz ilk işi perdeyi aralayıp dışarı bakmak oldu. O andan itibaren ise uyumam mümkün olmadı tabi, kahvaltımızı bile etmeden dışarı attık kendimizi, ben kar yağmasını dört gözle beklesemde iç içe olmak için kuzum kadar hevesli değildim, daha çok pencerenin ardından izlemeyi severim ben. Neyse sabah sabah kartopu, kardanadam gibi aktiviteleri gerçekleştirip zorla eve dönmeye ikna ettim.

Bu akşam siparişim olan iki çantayı hazırladıktan sonra, bir süre önce ne yapacağıma tam karar veremediğim patchwork örtüyü de çantaya dönüştürdüm kendim için.


Uzun süredir uzak kaldığım, yanında olsamda bir türlü kaynaşamadığım ıvır zıvırımla oyalandım geç saatlere kadar. Ortaya sadece bir çanta çıkmış olsada, erken yatan baba-oğul ve evdeki sessizlik, bir ara gerçekleşen elektrik kesintisi ve evin dışarıdaki karlı örtü ile aydınlanışı, camın önünde yağan karı izleyerek kahvemi yudumlayışım hepsi iyi geldi bana.
Elişimde bir ilk! devam eden sıra sıra renkler örtüsü ilk defa bitirme kaygısı olmadan, sadece canım istediğinde ördüğüm keyfi bir iş olarak ağır ağır ilerliyor.

2 yorum:

  1. Kar yağması hoş ve çocuklar için sevinç verici olsa da içim sızlar hep. Evsizleri,sokak hayvanlarını, kuşları düşünürüm. Tüm yiyecekleri kar altında kaldığı için aç kalan kuşları..Keşke hiç bir canlı aç kalmasa ve üşümese..

    Çanta harika olmuş. Kırmızı çok yakışmış. Tığ işinize de bayıldım. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Begonvilli ev; Çok haklısınız size katılıyorum hiç bir canlı zor durumda olmasın inşallah. Teşekkür ederim elişlerimi beğenmenize sevindim :)

    YanıtlaSil

Söz uçar, yazı kalır...