30 Kasım 2010







29 Kasım 2010-2


Ülkemizde de var mı böyle yerler, böyle bir yere dalıp standlar arasında kaybolmak istiyorum. Neler neler alırım kimbilir. Şu fotoğraflara bakarken bile içim gidiyor.

29 Kasım 2010

Yine bir yaş dönümüne yaklaşıyoruz ondan mıdır, bu yaşın gereğimidir bilmem, olumsuz yanıt aldığı her cevaba tepkili, açıklama ve gerekçeleri dinlemiyor bile, illaki onun dediği, takılı plak gibi tekrarlayıp duruyor, yani yine " ya sabır" günlerindeyiz. Trip üstüne trip atıyor bana. Ben kafamı gömdüm yine gelişim kitaplarına. Ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım!?
Güzel bir Cumartesinden sonra Pazar günü de dışarıdaydık. Günlerdir "ağacım da ağacım" diyen kuzu nihayet ağacına kavuştu. Babayla kurup, anneylede süsledi. İlk ağacımız bu süslemekte biraz acemilik çeksekde, tüm hazırlık bitip ışıkları kapatınca dizildik üçümüzde kanepeye, izlemesi pek bir keyifliydi. Tren yolculuğundan sonraki durak teyzemizdi. Beraber birde park keyfi yaptık. Yaz aylarında oynadığı arkadaşlarını buldu parkta, yalnız ve çokda arkadaşı olmadan büyüyen kuzum biraz çekingen davransada sonrasında anlaşıp, koşturup oynadılar.
Tren yolculuğunu seviyoruz ikimizde, zaman zamanda sadece gezmiş olmak için binip dolaşıyoruz kuzumla, bu Cumartesi de aynısını yaptık. Erken saatte kalkıp, yollara düştük. Gidiş yolculuğumuz güzeldi, tren tenhaydı güzel de bir koltuk seçtik, ama dönüşte konumumuz gereği dışarıyı çok iyi görmediği için sıkıldı kuzum. Hava yine bizden yanaydı. Sanki kıştan çıkmışızda baharın ilk günleri gibiydi.

27 Kasım 2010


Elimdeki yarım tüm elişlerini bugün tamamladım. Mutfak tutaçı bitti, hediye edilmek üzere paketlendi.

Yastıklarımın arka yüzleri dikilip tamamlandı. Bu defa renkli düğmeler yerine ahşap düğmeler kullanmayı tercih ettim. Sade renge sade düğme oldu.


26 Kasım 2010 "mimler"


Begonvilli ev bloğu farklı bir mim göndermiş bana çok teşekkür ederim, gerçektende farklı bir mim hemen başlıyorum, kitaplığımın karşısına geçip gözlerimi kapatıp, kitapların arasından birtane seçiyorum. Eylül 2003 de kendime aldığım bu kitap geçiyor elime. Kitap mektuplardan oluşuyor ilk sayfalarda biraz sıkıcı bulmuştum. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir geçiyorum, 55. sayfayı yeniden okuyup bir paragraf seçiyorum;

"Bu yola çıkmaya gerçekten niyetliysen herşeyden önce büyük bir çanta al ve işine yaramayan herşeyi içine doldur: duymaktan usandığın, defalarca söylenmiş sözleri, aşina görüntüleri. Sonra evinin balkonuna çık. Orada televizyon antenlerinin ve öteki apartmanların arasından yıldızların parladığını görebilirsin. Sorgulamaya başla. Kim onları taktı gökyüzüne? peki neden? göklerin o derin karanlıklarının arkasında neler gizli? Peki ya o kara deliklerin arkasında?"

Geçtiğimiz günlerde bir mim daha gelmiş ama açıkçası ne yazacağımı bilemeyip toparlayamadığım için ertelediğim bir diğer mime geçiyorum. bebeğimin cicileri bloğu beni "tuhaf alışkanlıklarımız" konulu bir mime dahil etmiş. Teşekkür ederim kendisine bende yanıtlamaya çalışacağım elimden geldiğince, "Çok kitap kurdu olmasamda evimde birsürü kitabım olsun ister eski sahaflar dahil heryerden kitap toplarım, eskiye çok ilgim vardır, eski olan her eşya bana garip bir mutluluk verir. O eşya veya evle ilgili geçmişinde neler yaşadı geçirdi düşünceleri hoşuma gider, bitip tükenmeyen bir örgü sevgim vardır, biten her işten sonra mutlaka yeni birşeye başlarım, örmeden duramam, polisiye ve CSI dizi ve filmlerini hiç kaçırmam ve izlemekten asla bıkmam. Daha başka mutlaka birşeyler daha vardır ama aklıma şu an bu kadarı geliyor Emine hanımcım umarım cevaplayabilmişimdir.
Çok kural sevmeyen biri olarak kuralları esnetiyorum cevaplamak isterlerse üç arkadaşıma yolluyorum hangi mimi isterlerse; Kaymaklı kadayıf, bulunur hint kumaşı, atölye nott

25 Kasım 2010

Ankara'nın ruh halimizle örtüşen yağmurlu ve bulutlu havasını kaçırmadık ve bugün dışarı çıktık. Yer yer sağnak yağışlıydı, arada bir yüzünü gösteren güneşle kesilen yağmurda ıslandık akabinde çıkan gökkuşağını izlerken mutlu olduk. Fotoğraf makinemizin yanımızda olmayışına ve kaçırdığımız karelere hayıflanırken, sadece kendi zihnimizde kaldı bazı kareler. Kitapçıları gezdik bir süredir alsam okusam dediğim kitabımı aldım nihayet.

İstisnasız duraklarımızdan biride oyuncakçılardı tabiki, evde bilmem kaçıncı olacak arabalardan birini almamak için binbir ilginç bahane ile ilgimizi başka şeylerde topladık ve artık içimiz dışımız Caillou olsada birde dergisini aldık, biraz da puzzle. Her ne kadar bu tarz bir alışverişle eve döndüğümüzde kendine birşey alınmamış gibi hissetse de kuzum, artık rotamızı başka yönlere çevireceğiz ben kararlıyım.

Yuvarlak yastığımda bitti, bugün kumaşları da alındı, arka yüzleri dikilmeyi bekliyor ikiside. Akşam renklerini ve modelini sevdiğim bu modelden birde mutfak için tutaç yapmaya karar verdim.

24 Kasım 2010-2

İşte örtüsüyle beraber yastığım, yakında alttaki de eklenecek yanlarına. Dikiş odamızdaki eşyalarımız oluşur oluşmaz dolaptan çıkıp yerlerini alacaklar. Şu ana kadar hiç vakit yaratıpta bakınamadığım eşyalar için çok umutlu olmasamda ben hazırlıyorum ve off ikea niye hemen açılmıyorsun diyorum.

Örgülerim devam, sıkıcan daha bir motive ediyor insanı, çabuk çıkmasın diye sıkıyorum şu ara canımı, moralsizken en çok kuzumun yüzüne bakmakta zorlanıyorum, gülümsemekte zorlanıp, oyunlarına veremediğim cevaplarımdan olsa gerek hissediyor miniğim çabalasamda ve katlanıyoruz ikiye, tahammülü zor anlar, kafamdan atamadıklarım, sürekli sırtımda taşıdıklarım, topundan kurtulmak isteği..


Dar zamanlarda en iyi gelenlerden biride birşeyler atıştırmaktır, mutfaktaki denemelerden biride reklamlarda görüp de yapmak istediğim zerde tatlısı. Şerbetli ve sütlü tatlılardan sonra oldukça hafif sütlüden bile, şekerli sulu bir tatlı, aşureyi andırdığı için galiba ben sevdim.

24 Kasım 2010

Renkli çiçekli yastık tamamlandı sayılır. Birde arka yüz için uygun renk kumaş ayarlamalıyım, sonrasında bu yaptıklarımı odama döşeyip kullanmak için sabırsızlanıyorum.

Yemek bloglarında görüp merak ettiğim baklava yufkasından yapılan böreği nihayet denedim, tadı güzel, ince katmanlarıda çok zarif, gelgelelim bana biraz yağlı gibi geldi. Benim dışımda herkes çok beğendi.


Dünyada akla değer veren yok madem
Aklı az olanın parası çok madem
Getir şu şarabı alın aklımızı
Belki böyle beğenir bizi elalem

Hayata fazla ciddi bakarken ve böyle baktığımda yaşadığım sıkıntıyı örgüyle dağıtamadığım anlarda olduğundan farklı gördünen hayatı, olduğu gibi görmek için arada bir karıştırırım Hayyam'ın dörtlüklerini.

Yorgun bir akşam, hoş sohbet ve güzel insanlar eşilğinde keyifli bir akşamdan..

22 Kasım 2010-2


Çok boş duramadım yine, akşam bu yuvarlak yastığa başladım. İp ekleme yerlerinde pek başarılı olamamıştım önceki örgülerimde bu daha iyi oldu sanki. Aşağıdaki orjinal modeli.


Aradığım ipi buldum, aynı marka olmasa da o rengin neredeyse aynısı başka bir markadan aldım. Çiçekleri hazır olan yastığın düz renk karelerine başlıyorum nihayet.

Bu battaniyede blogları gezerken gözüme çarptı, hemen vuruldum tabi.

22 Kasım 2010

Bugün biraz keçelerle uğraştım. Bu küçük şarap çantasının üzerinde bir deneme yaptım, daha önce aldığım kalpli aksesuara da bir ökse otu ekledim.


Siparişimin kalan onbeş adedini de bugün nihayet bitirdim. Nihayet diyorum çünkü başlanan ve bitirilmeyen iş ve bendeki telaşı, bu akşam sırtımdan kocaman bir yük kalktı sanki. Hepsini tamamladım.


Eldeki iş bitince kısa süreli bir rahatlama olur bende ve derhal "bundan da yapayım" dediğim bir diğer işe başlanır. Yarın koltuk örtüme takım olacak çiçekli yastığıma gereken rengi arayacağım ip toptancılarından, şansımız varsa bulursam sıradaki ilk işim bu yastığı tamamlamak olacak.

20 Kasım 2010

Bayram dolayısıyla tüm dikiş ve örgü işlerine uzun bir ara verdim. Özlemişim, birdaha bu kadar uzun ara vermemeliyim.
Bayramdaki güzel zamanlar benim için etsiz zamanlardı, yoğun et tüketiminin olduğu anlarda aç kalmadığım anlardı, güzel bir balık sofrasıydı, sevdiğim insanlarla geçirdiğim anlardı, keşke daha uzun ve sadece ama sadece onlarla geçseydi.

Dikiş odasına bir arkadaş geldi, mankenimiz, kendisi tamamen dekor amaçlı bulunacak. İlerleyen zamanlarda süslü püslü olacak, sonra ikea'dan gelen siparişlerim, bayramda güzel geçen anlara ek güzel ciciler ve keyifli geçen bir akşam. Bu arada derya kuzusu bloğu 2 yaşında. Pastamız mumuz yok, iki yıldır bazen küsüp yazmasamda, gitmeye çalışıp gidemediğim, her akşam mutlaka başına oturup vakit geçirdiğim, postları severek ve heyecanla yazdığım vazgeçemediğim alışkanlığım.

15 Kasım 2010

Bizim kuzuların kültür-sanat faaliyetleri iki pazardır devam ediyor. Geçtiğimiz hafta "büyümek istiyorum" bu hafta da "keloğlan keleşoğlan". Bir sonrakinde de opera da olacağız.

Tiyatrodan çıktıktan sonra yolumuzu Samanpazarı'na çevirdik. Önce mantılı bir öğle yemeği sonrasında Dadaş çayevinde enfes çaylarımızı içtikten sonra bu güzel havanın tadını çıkardık. Hava yaz günlerini aratmayacak kadar güzeldi.


Pekçok yerde sıradan gelen çay burada bana çok keyif veriyor ve lezzetli geliyor, Samanpazarı'na gittiğinizde mutlaka uğramadan geçmeyin derim. Bitki çayları da harika.




Bugün ise sonbaharın renklerini doyasıya yaşadık. Yerlerdeki yaprak yığınları içinde gezinmek, onları izlemek çok güzeldi.


Romantik oğluşum her zaman olduğu gibi, eline geçen ilk çiçeği yine bana hediye etti. Bu halleri beni çok mutlu ediyor. Umarım hep böyle olursun.
Hava harikaydı, kuzum önce oyun parkında sonra parkta koştura koştura oynadı.
Bu cici çanta da leyya craftmania'dan. Kumaşını çok beğenmiştim ve işte şimdi benim. Ellerine sağlık diyorum. Yarın bayram ve uzun bir tatil var, herkese iyi bayramlar ve mutlu günler dilerim.

13 Kasım 2010

Yapacak, denenecek ne çok şey var. Bazen yemeden içmeden, uyumadan, konuşmadan sadece bu işlerle uğraşmak istiyorum.

Aldığım siparişlerin kalanları için yoğun bir çalışma içindeyim. Vakit ne çabuk geçiyor bu işlerin başına oturunca hiç anlamıyorum.

Bu haftamız pek keyifli değildi. Enerjiyi aynı seviyelerde tutmak çok zor. Hayata ve insanlara karşı dayanıklı olmak çok zor, anlaşabilmek çok zor, kendini anlatabilmek çok zor, zor da zor yani. Bu hafta merakla beklenenler olmasaydı daha da zor geçecekti muhakkak. Bu anlamda ptt ve ptt kargoya kızmalı yoksa sevmelimiyim hala karar veremedim. Günler onları beklerken bir şekilde geçti, bu kadar gecikmesiyse beni çok yordu.