29 Kasım 2010

Yine bir yaş dönümüne yaklaşıyoruz ondan mıdır, bu yaşın gereğimidir bilmem, olumsuz yanıt aldığı her cevaba tepkili, açıklama ve gerekçeleri dinlemiyor bile, illaki onun dediği, takılı plak gibi tekrarlayıp duruyor, yani yine " ya sabır" günlerindeyiz. Trip üstüne trip atıyor bana. Ben kafamı gömdüm yine gelişim kitaplarına. Ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım!?
Güzel bir Cumartesinden sonra Pazar günü de dışarıdaydık. Günlerdir "ağacım da ağacım" diyen kuzu nihayet ağacına kavuştu. Babayla kurup, anneylede süsledi. İlk ağacımız bu süslemekte biraz acemilik çeksekde, tüm hazırlık bitip ışıkları kapatınca dizildik üçümüzde kanepeye, izlemesi pek bir keyifliydi. Tren yolculuğundan sonraki durak teyzemizdi. Beraber birde park keyfi yaptık. Yaz aylarında oynadığı arkadaşlarını buldu parkta, yalnız ve çokda arkadaşı olmadan büyüyen kuzum biraz çekingen davransada sonrasında anlaşıp, koşturup oynadılar.
Tren yolculuğunu seviyoruz ikimizde, zaman zamanda sadece gezmiş olmak için binip dolaşıyoruz kuzumla, bu Cumartesi de aynısını yaptık. Erken saatte kalkıp, yollara düştük. Gidiş yolculuğumuz güzeldi, tren tenhaydı güzel de bir koltuk seçtik, ama dönüşte konumumuz gereği dışarıyı çok iyi görmediği için sıkıldı kuzum. Hava yine bizden yanaydı. Sanki kıştan çıkmışızda baharın ilk günleri gibiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söz uçar, yazı kalır...