30 Eylül 2011

İçinde bulunduğum yaşın getirdiği bir şey olsa gerek, hayatımda artık kısa zamanlı ama keyif ve dinlenme odaklı anlar yarattığımı farkettim. Önceleri böyle bir çabam, hatta gereksinimim yoktu. Daha önce nasıl bir koşturmaca veya nasıl bir hal içindeydim şimdi fikir dahi yürütemiyorum. Kendine önem ve ihtiyaçlarıma kulak verme, onları gerçekleştirme yolunda çaba gösterme, pek çok şeyde olduğu gibi bu da geç keşfettiğim şeylerden biri olacak sanırım.
Yine boş duramama halleri içindeyim. Aslında yapılacak elle tutulur çok şey var listemde ama gerçekleşmesi için gezmek, aradıklarımı bulmak gibi gözümde nedense artık büyüyen bir iş var önce. Bazen evde olmanın rutinini bozduğu için dışarı sık sık çıkmayı gezmeyi seviyorum, bazende böyle bir süre evde kalınca dışarı çıkmak zor geliyor. Kuzunun sürekli bir çanta misali benimle oluşu, işlerin bir çocukla beraber oldukça ağır ilerlemesi, benim gibi tez canlı birisi için gerçekten çok zor. Belki de artık bu yüzden eskisi kadar istemiyorum gezmeyi, artık kocaman oldu, ağır yürüyünce hop kucağına alamıyorsun, kendi istekleri var, herşeyi kabul ettiremiyorsun, bu anlamda oyunlarla ikna veya önce onun istediklerini yapma da da çok esnek değilim bu da büyük çatışma ve kabus gibi geçen dışarı çıkma hadisesi. Hep diyorum kendime, daha sakin, daha sakin.. ama bu demekle değil kesinlikle yapı meselesi.
Sırf bu yüzden pek çok gece yastığıma başımı koyunca başlıyor annenin vicdan mahkemesi. Kendi kendine verilen sözler, yarın bambaşka olacak yalanları, belki bir parça daha dikkat "dün gece söz verdiklerini unutma" diyen bir iç ses, ama çok da farklı olamıyor insan, böyle olmaması gerek diye bildiği halde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söz uçar, yazı kalır...