Antalya notları..1

Antalya seyahatimiz 14 Mayıs gece 02:00'de başladı. Aynı yolda gidişte, güneşin doğuşunu, dönüşte de güneşin batışını izledik. Yolda dağlar ve yeşillikler harika bir manzaraydı.. Arada bir camı açıp mis gibi çam kokusunu bol oksijeni içimize çektik. Ne güzel plates yapılırdı orada.

İlk gün erken saatlerde otele giriş yapınca, zamandan kazanıp hemen başladık kısa tatilin keyfini çıkarmaya. Hava çok bizden yana olmasa da açık havuza da girmemize, havuz kenarında öğlen uykusu çekmemize ve sahilde kumlarla oynamamıza izin verecek kadar iyiydi.



Tatilde Çınar arkadaşı Lidya ile birlikte çok eğlendi, gerçi ikisini aynı anda havuza sokamasak da kenarda kıyıda kovalarıyla, su doldur boşaltla iyi oynadılar, bu arada dondurmalarını da hüplettiler. Arkadaşlıklarını pekiştirdiler..

Deniz ne zaman sahile insek fırtınalıydı ve tabiki buzz gibiydi. Biraz köpüklerle oynadık ama tam anlamıyla girmeye cesaret edemedik. Dalgalar zaman zaman o kadar güçlüydü ki iskeleyi parçalayıp, koca koca tahta parçalarını sahile attı.
Bendeniz hamakda keyif çatarken, oğluşumda çimlerde koşturdu durdu, yalınayak. Elektrik namına birşey kalmadı onda.

Dönüşte Antik Side'yi gezdik, ben çok seviyorum tarihi kalıntılarla dolu yerleri gezmeyi.
Eşimin değimiyle taş, kaya aşığıyım ben. Arkeolog olup, dere tepe gezip kazılar yapmayı çok isterdim. Hala çok geç mi bilmiyorum ?..

Oradan Side'nin alışveriş yapılacak, dükkanlarla dolu sokaklarını dolaştık. Esnaf, etrafta çok turist olmasına rağmen satışlardan pek memnun değildi.

Buraya kadar gelmişken Çınar Manavgat Şelalesini de görsün istedik. Buz gibi suyuna ayaklarını soktuk, inanılmaz derecede soğuk bir su. İçinde ben en çok beş dakika kalabildim. Sanki buz dolu bir kovaya dalmışım gibi hissettim. Güzel bir tatildi. Otelde süperdi ama, ben dönüşte uğradığımız ve gezdiğimiz iki yerden sonra tatili daha iyi hissettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söz uçar, yazı kalır...